Yeni bir yıla başlarken sizlerle bizi heyecanlandıran bir haber paylaşmak istiyoruz: Yolumuza DEMOS Araştırma Kolektifi olarak devam ediyoruz!
2015 yılında dernek olarak örgütlediğimiz DEMOS ile geçtiğimiz 10 yılda bir ofis kurduk, sadece tüzel kişiliği olan örgütlerin erişebildiği kaynaklar edindik, hem uzun yıllar gönüllümüz olan hem de aramıza yeni katılan arkadaşlarımız derneğin çalışanı oldu. Bu sayede barışın kriminalize edilmeye devam ettiği şartlarda ofisimizde barışı konuşabildiğimiz, örgütlendiğimiz ve örgütleyebildiğimiz güvenli bir alan oluşturduk. Ancak son yıllarda tüzel kişiliği bulunan (yani dernek ve vakıf statüsünde olan) örgütlerin karşı karşıya kaldığı sorunlar ve DEMOS’un çeşitli ülkelerde ve şehirlerde yaşayan gönüllü profili bizi dernek statümüzü yeniden düşünmeye itti. Bu nedenle tüzel kişiliğimizi sonlandırarak kolektif olarak örgütlenme kararı aldık. Sizlerle bu kararı almamıza giden süreci ve geleceğe dair planlarımızı şeffaflıkla paylaşmak istiyoruz.
Dernekler üzerinde artan denetimlerle birlikte asıl yönetim kurulu üyelerinin Türkiye’de, ve hatta tercihen dernek merkezinin bulunduğu şehirde olması ve derneğin çeşitli idari ve mali sorumluluklarını takip etmesi gerekiyor. Oysa yıllar içerisinde DEMOS’un düzenli gönüllüsü olan pek çok arkadaşımız Ankara dışına ve hatta yurtdışına taşındı ve DEMOS’un çalışmalarına uzaktan katılıyor. Buna ek olarak 2020 yılında yapılan kanuni düzenlemelerle birlikte yargı tacizine maruz kalan veya bu riski taşıyan arkadaşlarımızın yönetim kurulunda görev yapması da zorlaştı. Biz de pek çok sivil toplum örgütü gibi yönetim ve denetim kurullarında görev alacak kişi bulmakta zorlanıyoruz. Buna ek olarak derinleşen ekonomik kriz aidat ve bireysel bağış miktarlarını düşürürken buna alternatif kaynak arayışlarımız da sonuçsuz kalıyor. Çalışma alanımızın donör kurumlar nezdinde riskli görülmesi veya öncelikli bulunmaması ve kaynak ararken DEMOS’un öncelikleri ve ilkelerinden taviz vermemedeki kararlılığımız sebebiyle geçtiğimiz yılda yaptığımız çok sayıda kaynak başvurusundan olumsuz yanıt aldık. Bu şartlar altında kira, muhasebeci, vergi gibi derneklerin zorunlu giderlerini karşılayamaz hale geldik.
Tüm bunları değerlendirdiğimizde, vaktimizin ve emeğimizin çok büyük kısmını DEMOS’un kuruluş amacı olan toplumsal barışa değil, dernek statümüzün devamlılığına ayırdığımızı fark ettik. 2015 yılında Çözüm Süreci devam ederken kurulan bir örgüt olarak, bir yanda yeni bir barış sürecinden söz edilirken bir yanda hak ihlallerinin ve kutuplaşmanın arttığı, Türkiye’de ve bölgede çatışma, savaş ve soykırımın yaşandığı bugünlerde sorumluluğumuzun derneğin sürekliliğini sağlamak değil, barış mücadelesini devam ettirmek olduğunu yeniden teyit ettik.
DEMOS’ta örgütlü olan bizler, barış mücadelesine olan katkımızın dernek statümüze bağlı olmadığını, daralan sivil alan karşısında kolektif olarak yola devam etmenin hareket alanımızı genişleterek mücadeleye katkımızı zenginleştireceğini düşündüğümüz için bu kararı aldık. Tüzel kişiliğimizden vazgeçmek kaynaklara erişim anlamında bizi sınırlayacak olsa da barış hayalimizdeki ısrarımız ve sivil alandaki mücadele arkadaşlarımızın desteğiyle çalışmalarımıza aynı heyecanla devam edeceğiz.
Toplumsal barış tesis edilene, bütün kimlikler eşitlik içinde yaşayana kadar buradayız, bir yere gitmiyoruz. 2025’te barış, geçmişle yüzleşme, hafıza ve sivil alan üzerine planladığımız etkinlikler, podcast’ler, video’lar ve yayınlar için bizi takipte kalın!